FIKRALAR 2


 
Temel ile Dursun Trabzon'un dağlık bölgesinde ava çıkmışlar. Uzun uğraşlardan sonra elleri boş dönmek üzere iken oldukça iri ve heybetli bir geyiğe rastlamışlar. Her ikisi de epeyce uğraştıktan ve kovaladıktan sonra köye 5-6 kilometre kala geyiği vurmuşlar. Aslında küçük hayvan avına çıkmış olan iki arkadaşın yanında geyiği taşıyabilecekleri herhangibir araç veya alet olmadığından düşünce üretmeye başlamışlar. Temel ,Dursun'a "Ula dursun habu hayvanın bir boynuzunu sen tut diğerini ben diyerek çektirmeye başlamışlar. Tahmin edileceği gibi çok zor olan bu şekilde köyün yolunun başına kadar kan ter içerisinde gelirlerken köyden birine rastlamışlar. Onların bu halini gören arkadaşları "Yahu siz delimisiniz bu böyle taşınır mı? Sizin kafanız hiç çalışmıyor kardeşim, ikiniz bir olun şu hayvanı kuyruğundan çekin daha rahat taşırsınız " önerisini yaparak yola devam etmiş. Bu fikri çok uygun bulan iki kafadardan biri olan Temel yaklaşık yarım saat sonra Dursun'a dönerek
"ULA DURSUN BU HAYVAN BÖYLE ÇOK KOLAY ÇEKİLİYORMUŞ, AMA ANLAMADUĞUM BİR ŞEY VAR BUNU KUYRUĞUNDAN ÇEKTUĞUMUZDAN BERİ KÖYDEN GİTTİKÇE UZAKLAŞIYRUK.!!
ARABANIZI YENİLEYİN 
Şoför benzin pompasına gelir : 
-Yağı yenileyin, der. 
Sonra çalımla ekler : 
-Nasıl buluyorsun benim arabayı? 
Pompacı istifini bozmadan cevaplar : 
-Bana kalırsa yağınızı değil de arabanızı yenileyin. 
ENAYİ DEĞİLİM 
Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktığında arabasını akordeona dönmüş bir halde bulur.Cam sileceğinin altında bir kağıt vardır.Kağıdı açtığında, şu satırlarla karşılaşır : 
-Ön vitesle geri vitesi şaşırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım.Olayı gören kimseler de şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu kağıda adımı ve adresimi yazdığımı sanıyorlar.O kadar enayi değilim!
DOKTOR BENİM 
Şoför çarptığı yayayı teselli eder : 
-Şansınız varmış, size çarptığım yer tam doktorun karşısı. 
Yerdeki inleyerek cevaplar : 
-İşte o doktor benim.
 
HASTANEYİ'DE DOLDURUR 
Stop levhasına uymadığı için yargıç önüne çıkan şoför, şiddetle itiraz eder : 
-Trafik işaretlerini bilmemekle nasıl suçlarsınız beni?Bu konuda bildiklerimi kitap yapsam iki cilt doldurur. 
Yargıç, sakin bir sesle cevaplar : 
-Yalnız iki cilldi değil, 12 hastaneyi de doldurur.
CESARAT
Karı-koca fare, mahzende oturuyorlardı.Birden kulaklarına bir şıpırtı sesi geldi.Erkek gitti baktı; delik fıçılardan birinden şarap damlıyordu.Hemen çağırdı dişisini.Geçtiler damlaların başına bir güzel çektiler kafayı.Alkolün etkisiyle coşan dişi fare, erkeğin yanına yaklaştı.Erkek hiç oralı değildi ve merdivenlere doğru yürüyordu.Dişi fare seslendi : 
-Sevgilim, nereye gidiyorsun?Gelsen de tatlı tatlı sevişsek olmaz mı? 
-Hadi yahu, dedi erkek.Sana kim bakar! Ben şimdi kedinin hakkından gelmeye gidiyorum!...
 C
 MUTLAKA SARHOSTUR 
Yaşlı ve çirkin bir kadın soluk soluğa karakola gelip şikayetçi olur : 
-Adamın biri beni bir saattir izliyor, kendimi buraya zor attım, galiba sarhoştu memur bey, der. 
Polis çirkin  kadını tepeden tırnağa süzüp cevaplar : 
-Galiba değil, mutlaka sarhoşmuş, belli.  

 

 
DERİYİ SERTLEŞTİRİYOR       
Bir genç berbere gider ve koltuğa yerleşir.Beş dakika sonra kendisini traş etmekte olan gencin tam sarhoş olduğunu farkeder.... 
İyi kalpli adamın yüzü her yandan başlar kanamaya.Çok çekingen olmasına rağmen, yavaşça der : 
-Görüyormusun insan çok içince neler oluyor!... 
Berber yanıt verir : 
-Ben de size tam bunu söyleyecektim!Deriyi sertleştiriyor!...
 
               HOHLA    
Abdülgaffar eve gelmeden önce meyhaneye uğrar ve bol bol içer, sarhoş olur, sonra eve giderdi.Bir gün karısı rest çekti : 
-Bugünden sonra eve geldiğin zaman anahtar deliğinden hohlarsın.Eğer ağzın içki kokarsa eve almayacağım. 
Abdülgaffar 'ın birahane arkadaşı : 
-Bu iş çok kolay, iç içeceğin kadar.Sonra bir baş sarmısak ye.Onun kokusu içki kokusunu yok eder, dedi. 
Abdülgaffar öyle yaptı ve gece yarısı eve geldi.Anahtar deliğinden hohladı.Karısı dehşetle bağırdı : 
-Seni domuz herif seni!Ben sana arkanı dön de yellen demedim, hohla dedim...
           BALKAN HARBI
Çok, ama çok içiyordu.Arkadaşları onu içkiden vazgeçirmek için bir oyun hazırladılar.İçkisine uyku ilacı koydular, uyuttular.Sonra da evde bir odayı boşaltıp, hepsi beyaz çarşaflara sarılıp uzandılar.Onu da çırılçıplak soyup çarşafa sardılar.İlacın etkisi geçip de uyanınca etrafındakilere baktı.Sonra en yakınındakine : 
-Neredeyim, dedi.Sen kimsin?Burası neresi? 
-Burası öbür dünya...Sana içme dediler, içtin öldün.Ben İstanbul'un fethinde ölen askerlerden Ali'yim. 
Kalktı, gitti, ötekilere sordu : 
-Sen kimsin?Sen kimsin?Ya sen? 
-Ben Birinci Dünya Savaşı'nda cephede öldüm... 
-Ben Balkan Harbi'nde öldüm. 
-Ben geçenlerde trafik kazasında öldüm
Bizimki yine ilk konuştuğuna döndü : 
-Heey ahbap, dedi, anladığım kadarıyla buradakilerin en eskisi sensin.Bilirsin.Buranın meyhanesi ne yanda kuzum! 
 
        KAVGA
Sürekli içki içen arkadaşının haline acıyıp sorar : 
-İçip duruyorsun, derdin ne?  
-Karımla kavga ettik.  
-Aranız niye bozuldu?  
-Çok içtiğim için. 
               MEZARCI 
Diktatör bir akşam meyhaneden içeri girer.Tezgahtara yaklaşır.Hafif içkili bir sarhoşun yanına çöker.Oradan buradan konuşurlarken sorar : 
-Böyle hergün içmek için ne kadar kazanıyorsun? 
Sarhoş : 
-Günde 2 bin lira. 
-Peki kemerleri biraz sıkalım diye ücretleri azaltıp, koşulları ağırlaştırsak, ne kadar kazanırsın? 
Sarhoş : 
- 4 bın lira. 
-Peki biraz daha sıkarsak kemerleri? 
-O zaman 5 bin liraya para demem. 
Diktatör kızar : 
-Bu ne biçim iş.Köküne kadar sıkarsak? 
-O zaman muhakkak 10 bin lira kazanırım. 
Diktatör şaşırmıştır.Adamın ne iş yaptığını çok merak etmiştir.Sorar : 
-Şeytan mısın, nesin.Ne iş yapıyorsun? 
-Mezarcıyım!
 

          OTOSTOPÇU 
Çırılçıplak otostop yapan kızın önünde bir araba durur. 
Sürücü şöyle der kıza : 
-Aslında otostopçuları arabama almam.Ama gözlerinizin rengini çok sevdim.Girin.