|
Temel ile Dursun Trabzon'un dağlık bölgesinde ava çıkmışlar.
Uzun uğraşlardan sonra elleri boş dönmek üzere iken oldukça
iri ve heybetli bir geyiğe rastlamışlar. Her ikisi de epeyce
uğraştıktan ve kovaladıktan sonra köye 5-6 kilometre kala
geyiği vurmuşlar. Aslında küçük hayvan avına çıkmış
olan iki arkadaşın yanında geyiği taşıyabilecekleri
herhangibir araç veya alet olmadığından düşünce üretmeye
başlamışlar. Temel ,Dursun'a "Ula dursun habu hayvanın
bir boynuzunu sen tut diğerini ben diyerek çektirmeye başlamışlar.
Tahmin edileceği gibi çok zor olan bu şekilde köyün yolunun
başına kadar kan ter içerisinde gelirlerken köyden birine
rastlamışlar. Onların bu halini gören arkadaşları
"Yahu siz delimisiniz bu böyle taşınır mı? Sizin kafanız
hiç çalışmıyor kardeşim, ikiniz bir olun şu hayvanı
kuyruğundan çekin daha rahat taşırsınız " önerisini
yaparak yola devam etmiş. Bu fikri çok uygun bulan iki
kafadardan biri olan Temel yaklaşık yarım saat sonra Dursun'a
dönerek
"ULA DURSUN BU HAYVAN BÖYLE ÇOK KOLAY ÇEKİLİYORMUŞ,
AMA ANLAMADUĞUM BİR ŞEY VAR BUNU KUYRUĞUNDAN ÇEKTUĞUMUZDAN
BERİ KÖYDEN GİTTİKÇE UZAKLAŞIYRUK.!!
|
ARABANIZI YENİLEYİN
Şoför benzin pompasına gelir :
-Yağı yenileyin, der.
Sonra çalımla ekler :
-Nasıl buluyorsun benim arabayı?
Pompacı istifini bozmadan cevaplar :
-Bana kalırsa yağınızı değil de arabanızı yenileyin. |
ENAYİ DEĞİLİM
Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktığında
arabasını akordeona dönmüş bir halde bulur.Cam sileceğinin
altında bir kağıt vardır.Kağıdı açtığında, şu satırlarla
karşılaşır :
-Ön vitesle geri vitesi şaşırıp arabanıza sert bir şekilde
çarptım.Olayı gören kimseler de şu an, ben bu satırları
yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu kağıda adımı
ve adresimi yazdığımı sanıyorlar.O kadar enayi değilim! |
DOKTOR BENİM
Şoför çarptığı yayayı teselli eder :
-Şansınız varmış, size çarptığım yer tam doktorun
karşısı.
Yerdeki inleyerek cevaplar :
-İşte o doktor benim. |
HASTANEYİ'DE DOLDURUR
Stop levhasına uymadığı için yargıç önüne çıkan şoför,
şiddetle itiraz eder :
-Trafik işaretlerini bilmemekle nasıl suçlarsınız
beni?Bu konuda bildiklerimi kitap yapsam iki cilt doldurur.
Yargıç, sakin bir sesle cevaplar :
-Yalnız iki cilldi değil, 12 hastaneyi de doldurur. |
CESARAT
Karı-koca fare, mahzende oturuyorlardı.Birden kulaklarına bir
şıpırtı sesi geldi.Erkek gitti baktı; delik fıçılardan
birinden şarap damlıyordu.Hemen çağırdı dişisini.Geçtiler
damlaların başına bir güzel çektiler kafayı.Alkolün
etkisiyle coşan dişi fare, erkeğin yanına yaklaştı.Erkek
hiç oralı değildi ve merdivenlere doğru yürüyordu.Dişi
fare seslendi :
-Sevgilim, nereye gidiyorsun?Gelsen de tatlı tatlı sevişsek
olmaz mı?
-Hadi yahu, dedi erkek.Sana kim bakar! Ben şimdi
kedinin hakkından gelmeye gidiyorum!... |
C
MUTLAKA SARHOSTUR
Yaşlı ve çirkin bir kadın soluk soluğa karakola gelip şikayetçi
olur :
-Adamın biri beni bir saattir izliyor, kendimi buraya zor
attım, galiba sarhoştu memur bey, der.
Polis çirkin kadını tepeden tırnağa süzüp cevaplar
:
-Galiba değil, mutlaka sarhoşmuş, belli. |
|
DERİYİ SERTLEŞTİRİYOR
Bir genç berbere gider ve koltuğa yerleşir.Beş dakika sonra
kendisini traş etmekte olan gencin tam sarhoş olduğunu
farkeder....
İyi kalpli adamın yüzü her yandan başlar kanamaya.Çok çekingen
olmasına rağmen, yavaşça der :
-Görüyormusun insan çok içince neler oluyor!...
Berber yanıt verir :
-Ben de size tam bunu söyleyecektim!Deriyi sertleştiriyor!... |
HOHLA
Abdülgaffar eve gelmeden önce meyhaneye uğrar ve bol bol içer,
sarhoş olur, sonra eve giderdi.Bir gün karısı rest çekti :
-Bugünden sonra eve geldiğin zaman anahtar deliğinden
hohlarsın.Eğer ağzın içki kokarsa eve almayacağım.
Abdülgaffar 'ın birahane arkadaşı :
-Bu iş çok kolay, iç içeceğin kadar.Sonra bir baş sarmısak
ye.Onun kokusu içki kokusunu yok eder, dedi.
Abdülgaffar öyle yaptı ve gece yarısı eve geldi.Anahtar
deliğinden hohladı.Karısı dehşetle bağırdı :
-Seni domuz herif seni!Ben sana arkanı dön de yellen
demedim, hohla dedim... |
BALKAN HARBI
Çok, ama çok içiyordu.Arkadaşları onu içkiden vazgeçirmek
için bir oyun hazırladılar.İçkisine uyku ilacı koydular,
uyuttular.Sonra da evde bir odayı boşaltıp, hepsi beyaz çarşaflara
sarılıp uzandılar.Onu da çırılçıplak soyup çarşafa
sardılar.İlacın etkisi geçip de uyanınca etrafındakilere
baktı.Sonra en yakınındakine :
-Neredeyim, dedi.Sen kimsin?Burası neresi?
-Burası öbür dünya...Sana içme dediler, içtin öldün.Ben
İstanbul'un fethinde ölen askerlerden Ali'yim.
Kalktı, gitti, ötekilere sordu :
-Sen kimsin?Sen kimsin?Ya sen?
-Ben Birinci Dünya Savaşı'nda cephede öldüm...
-Ben Balkan Harbi'nde öldüm.
-Ben geçenlerde trafik kazasında öldüm.
Bizimki yine ilk konuştuğuna döndü :
-Heey ahbap, dedi, anladığım kadarıyla buradakilerin en
eskisi sensin.Bilirsin.Buranın meyhanesi ne yanda kuzum! |
KAVGA
Sürekli içki içen arkadaşının haline acıyıp sorar :
-İçip duruyorsun, derdin ne?
-Karımla kavga ettik.
-Aranız niye bozuldu?
-Çok içtiğim için. |
MEZARCI
Diktatör bir akşam meyhaneden içeri girer.Tezgahtara yaklaşır.Hafif
içkili bir sarhoşun yanına çöker.Oradan buradan konuşurlarken
sorar :
-Böyle hergün içmek için ne kadar kazanıyorsun?
Sarhoş :
-Günde 2 bin lira.
-Peki kemerleri biraz sıkalım diye ücretleri azaltıp, koşulları
ağırlaştırsak, ne kadar kazanırsın?
Sarhoş :
- 4 bın lira.
-Peki biraz daha sıkarsak kemerleri?
-O zaman 5 bin liraya para demem.
Diktatör kızar :
-Bu ne biçim iş.Köküne kadar sıkarsak?
-O zaman muhakkak 10 bin lira kazanırım.
Diktatör şaşırmıştır.Adamın ne iş yaptığını çok
merak etmiştir.Sorar :
-Şeytan mısın, nesin.Ne iş yapıyorsun?
-Mezarcıyım! |
OTOSTOPÇU
Çırılçıplak otostop yapan kızın önünde bir araba durur.
Sürücü şöyle der kıza :
-Aslında otostopçuları arabama almam.Ama gözlerinizin
rengini çok sevdim.Girin.
|
|